Threshold
Sirf yazmis olmak icin yazmak gibi olacak belki bu da ama, dayanamadim. Spotify’in azizligine ugrayip kesfettigim bir grup bu. “Metallica diye bi grup kesfettim super” sularinda degil de daha cok “Abi bi grup buldum sevdim mi sevmedim mi anlamadim” ayarinda bir is benimkisi. Acayim:
Bir kere grubun ismi super. Buradan bu secimi yapan arkadaslara 10/10 (iyi de nick olur ayrica). Sarki isimleri, album isimleri de keza 7/10 civarinda geziyor. Lakin ayni kalite riff’lere ve genel atmosfere (sound dememek icin kivranmak) yansimamis. Progresif diye gecseler de literaturde, power havasi daha hakim. Bir Blind Guardian ve Iron Maiden tarzi var arkada; bir Scorpions havasi, bir oturmamis gitar tonu tandansi… Bunlar ozellikle ilk albumlerde asilamamis. Sarki isimlerindeki kalite de sozlere yansimamis mesela diger yandan. Gerci benim iyi sarki sozu “esigim” yuksektir. O yuzden, beklentiyi fazla yuksek tutmayanlar icin uygun olabilir Threshold’un calismalari.
Vokal desen fazla cigiriyor sanki? Oktavin seysi tam olmamis (burada random atiyorum kendime (kendime not gibi): “aksjhdjskjsd cumleye bak”). Daha oturakli bir vokal, daha oturakli riff’ler ile Threshold super olabilirmis aslinda. Dream Theater’a mesela biri cikip diyebilir ki: “Abi bunlar da fazla progresif be, aksat aksat nereye kadar.” (bunu diyeni de ne linclerler ha) Hah iste, bu elestirinin tam ziddi Threshold’a getirilebilir. “Abi bunlar da az progresif be. Az daha progresif olsalarmis tadindan yenmeyecekmis.” gibi.
Olumlu yanlarindan biri ise dozunda senfonik ve elektronik unsurlar. Sarki girislerinde, gecislerde falan iyi gitmis, cesitlilik kazandirmis. Klavyeler ise zayif kalmis (kasitli olarak arkada belki). Bir Dream Theater kalitesinde klavye destegi ile progresif severlere daha cok hitap edilebilirmis, bu sans kacirilmis.
Yine de, mukemmeli arayalim derken haksizlik etmeyelim, ortalama ustu bir yaraticilik da yok degil. Tona mona fazla takilmadan dinleyebilir insan. Sozlerinde de belki benim vakif olamadigim bir derinlik vardir, bilmiyorum. Oyle hemen harcamamak lazim. Dream Theater kalitesine ulasmak da zaten oyle her yigidin harci degil. O yuzden Threshold’u sayalim, belirli bir yere koyalim. Mesaj kaygisi var diye, sozlerde belirli ince temalari isleme cabalarini goz ardi etmeyelim. Elektronik unsurlarda Hoffman’i ararken kaybolmayalim. Zaten bahsettigim Iron Maiden & Blind Guardian atmosferini de zamanla asmislar. Subsurface ve For the Journey albumleri bunu gosteriyor.
Mission Profile’dan bir cumle ile bitireyim bu ‘garip’ yaziyi:
“We're giving up the freedom to be free”

